Risuke OTAKE
Bu sayımızda Japonya’nın en eski ve en köklü koryularından Katori Shinto Ryu’nun 83 yaşındaki baş eğitmeni Otake sensei ile yapılan röportajı okuyacaksınız. Japon hükümeti tarafından milli miras olarak korunan ve saygı duyulan tek okul.. Bizlerde televizyonlarda zaman zaman yayımlanan çeşitli belgesellerden tanıyoruz Otoke sensei’yi.. Japonya’ya 2 saat mesafede yer alan dojoya değerli büyüğüm Prof.Goto’nun arabasıyla gidiyoruz. Dışardan bakıldığında sade, mütevazı, sıradan bir Japon evi gibi gözüken dojoda, dünyanın birçok yerinden insanların bulunduğunu görüyoruz.
Ertesi gün tesadüf olarak Kaşima’da karşılaştığımız Otake Sensei’nin Fransız öğrencileri ile tanışma fırsatı buluyoruz. Onlarda yaklaşık bir senedir burada eğitim gördüklerini ve en önemlisi Otoke sensei’nin bugüne kadar kimseye göstermediği teknikleri bizlere gösterdiğini söylüyorlar... Yaptığımız video kayıtlarını paylaşmak istediklerini belirtiyorlar.
Otake Sensei bizleri baştan evinde misafir ediyor. Kısa bir merhabalaşmadan sonra direk anlatmaya başlıyor…
“Katori Shinto Ryu 600 yıllık bir tarihe sahiptir. Bu uzun süreç bozulmadan Sensei’den Deshi’ye ( Ustadan çırağa) bozulmadan aktarılarak gelmiştir. Kaşima Shinto Ryu’nun kurucusu Tsukuhara Bokuden’de bu okulda eğitim görmüştür. Edo’dan önce 14-15 yy arasında Japonya’nın en yoğun savaşlar yaşadığı dönemdir. Bu okulun eğitmenleri o dönem ortadan kaybolurlar. Bunu savaştan kaçmak olarak değerlendirmemek lazım. Ölmek çok kolay…. Mesele savaşmadan savaşı kazanmak, öldürmektense yaşatabilmek. En zoru budur.
( Röportajın bu kısmından sonra çok ilginç bir gelişme oluyor. Otake sensei hazırladığımız birçok sorunun içinden en merak ettiğimiz soruya cevap vererek (daha soru yöneltilmeden) konuşmasına devam ediyor.. ??)
KAN ANTLAŞMASI
Bu okula girmek isteyen talebeler önce “Kan akdi” denilen bir anlaşma yapar. Sol elin yüzük parmağı kesilir. Nedeni ise kalbe en yakın parmaktır. İlk bu anlaşmayı yaptığımda ben 17 yaşında köylü bir çocuktum. Ve neden bu parmağın kesildiğini anlamamıştım. Köylü olduğum için pirinç toplama gibi birçok işle ilgileniyorduk. Ve bu parmağın mikrop kapabileceğini o zaman için düşünmüştüm.
4o yaşına gelince bir doktor arkadaşıma sorduğumda bana şöyle bir cevap verdi. Bu parmak kalbe en yakın parmaktır. Bir başka özellik ise; evlendiğinizde de bu parmağa yüzük takılır. Yani bu parmağın direk kalple ilgisi bulunmaktadır. Ayrıca yüzük bu parmağa masaj yapar buda çocuğun olması sağlar..Ve çabuk iyileştiğini öğrendim.
Bu belgede şunlar bulunmaktadır.Ben bu okulda öğrenci olmak istiyorum Buna sadece kendim karar veriyorum.
a) Okulun bilgilerini, üye olmayanlara ve üye olanlara ki çok yakınlarımız olsa dahi tartışmayacağıma, göstermeyeceğime
b) Aile içinde anne babaya karşı saygılı olacağına dair
b) Savaş sanatını kullanarak dövüşe karışmayacağıma ve gereksizce kullanmayacağıma
c) Gazino- kumarhane gibi itibarsız yerlere gitmeyeceğine ;
d) Lisans almadan başka Ryu-ha lar ile karşılaşma yapmayacağına dair kanımla imza atarak söz veririm.”
Bu antlaşma bir nevi sadakat antlaşmasıdır.
Bu arada gösterdiği belgeler arasında birçok ülkeden gelen kimselerin belgeleri ile yakın zamanda ölen M.Saito senseinin ( İwama Aikido) torununda kan akdini görüyoruz.)
“Katori Shinto Ryu’nun anlamı “ savaşmadan savaşın kazanılması” anlamına geliyor.
Budo’da savaş neden yok, eğer savaşmayacaksak neden Budo öğreniyoruz diye batılı öğrencilerim bazen sorarlar !! Bu soruya cevabım şu olur. Budo bilmiyorsan seçeneğin yok. Ama Budo biliyorsan seçeneğin var. Savaşmak yada savaşmamak gibi.. Çünkü sen çok iyi bir şekilde savaşmayı biliyorsun zaten. Tüm teknikleri bilmek gerekir. Eğer tüm savaş tekniklerini bilirsen, karşıdan nasıl bir saldırı geleceğini sezebilirsin. O zaman savaşı durdurman da mümkün olur.”
Eliyle duvarda asılı resmi göstererek ;
“Şurada gördüğünüz tablodaki kişi bu okulun kurucusudur. Tam 102 yaşına kadar yaşamıştır. Samuraylar genelde ellerindeki tesseni ( yelpazeyi ) ucu aşağıya doğru olacak biçimde tutar ve bu şekilde otururlar. Ama resme dikkat edecek olursanız yelpazenin tutma kısmı yerde durmaktadır. Ben bunu her zaman, o kişinin mûtevazi kişiliğine yorumlamıştım.
Hep olmak istediğim kişi o olmuştur. Her sabah kalktığımda o resmi görmek için onun resmini kendi yatak odama astım. Ama bir sabah kalktığımda masada duran yelpaze bana doğru bir suhuriken gibi fırladı. İşte o zaman bu yelpazeyi tutmasının anlamını bir strateji gereği olduğunu anladım.”
(Bu arada evinin hemen karşı tarafında yer alan dojodan çalışma sesleri geliyordu. Bizlerde çalışmaları izlemek için sabırsızlansak da hoca çeşitli evrak ve metaryelleri göstermeye büyük bir zevkle devam ediyordu. )
Sizce Ustalık ne ifade ediyor.
“İyi usta olmak için her zaman çalışmak gerekir.”
“Ken to Zen no Kan Kei” hakkındaki düşüncelerinizi alabilirmiyiz.
“Katori shinto Ryu’nun zen ile ilgisi ve ilişkisi yoktur Şimdiki modern Budo anlayışında zen ile ilgilendirmeye çalışılsa da hiçbir alakası olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.”
Diğer odadan okulun teknikleri ve tarihini anlatan bir kitap getireceğini söyleyerek ayağa kalktı. Sonrasında kitabı kimin yazdığını sorduğumuzda hafif mahcup bir ifade ile “ben yazdım” diyen mütevazı, gerçek bir usta ile konuştuğumuzun farkına vardık…
Otake Sensei sözlerine şu şekilde devam etti;
“ Teknikler başka okullar tarafından çalınmasın diye bizim okulumuzun kataları çok uzundur. Katalar sürekli çalışılmalı ve vücut tarafından ezberlenmelidir.Kafa değil vûcudun teknikleri öğrenmesi gerekir. Bunun sebebi ise zor bir durumda size yardımcı olacak olan vücudunuzdur. Bunun için sürekli çalışarak vücudunuza bunu ezberletmelisiniz.”
Japonlar için kılıç neyi ifade etmektedir ?
“Kılıç bizim en kutsal varlığımızdır. Kalbin, gönlün sembolüdür. Asla kılıcının üstünden geçme, yanlışlıkla da olsa üstüne basma…çünkü o senin için en değerli varlığındır...
( Diğer odaya giderek, sonradan 450 yıllık olduğunu öğrendiğimiz gerçek bir katana ile yanımıza geliyor)
“ Gördüğünüz kılıcı Japon tarihine mâl olmuş çok ünlü bir kılıç ustası yapmıştır. Kılıcı eğdiğinizde kınından çıkmaması gerekir. Emniyeti çok önemlidir. Karanlık olduğunda yüksek yerler gitmemelisin, bu senin için çok tehlikeli olabilir. Düşmanlarını bulman çok güç olur. İai genellikle karanlık odada bir düşman geldiğinde uygulanmıştır. Bizim okulumuzun “Cipuri” yani “Kan silkme” hareketi stil olarak diğer okullardan farklıdır. ( Odada birkaç örnek gösteriyor) Aynı zamanda kılıçtan o keskin ıslık sesini de çıkarmak zordur. Çalışmak gerekir. Saldırı her zaman önünüzden değil, arkanızdan da gelebilir. Her şeye hazırlık olmalısınız. Katalar bu tarz saldırı stratejilerine göre hazırlanmıştır.”
Batılı savaşçılarda her zaman bir elde kalkan, diğer elde kılıç bulunurken, Japon samuraylarda tarihin hiçbir bölümünde kalkana rastlamıyoruz. Sizce neden ?
“Bu gördüğünüz kılıç tam 450 yıllıktır. Ve bir çok savaşta kullanılmıştır. Mune kısmına bakarsanız ( Kılıcın keskin olmayan sırt kısmı) birçok ezik bölüm var. Bunlar savaş esnasında olmuş... Tsuba yüzyıllar boyu kalkan görevi görmüştür. Ama teknikler daha tsuba noktasına gelmeden gerçekleşir. Teknikler atak ve kontra atak üzerine dizayn edilmiştir. Stratejiler buna göredir. Tachi ile katana farklıdır. Keskin olan kısımlarının duruş şekli farklıdır.”
Başka odadan bir tachi örneği getiriyor Otake Sensei… Yanında dışardan bakıldığında sıradan bir bokkenmiş gibi görünen ağacın içinden ise yine bir başka kılıç çıkıyor. Tachi’nin bunun içinde dinlendirildiğini öğreniyoruz.
Otake Sensei devam ediyor ;
“ Katana iki elle tutulurken, tachi tek elle ve at üstünde kullanılmıştır. Bundan dolayı Tachinin at üstünde kullanılması daha elverişlidir. Kısa kılıcın içinde ise (gizli bir bölümü işaret ederek) kozuka dediğimiz Tanto’dan daha kısa bıçaklar bulunurdu. Bunlar ise uzak noktalara “suhuriken” gibi atmak için kullanılmıştır. Bu kozukayı hiç kullanmadım, çünkü çok pahalı J ”
İlk gözümüze çarpan özelliği Kataların çok uzun olması. Nedenini ise ; “Eskiden okullar birbirlerinden teknikleri çalardı. Çalınmasını engellemek için katalarımız uzundur” diyor.
Otake Sensei anılarını ve yüzyıllar boyu gizli kalmış teknik ve belgeleri bizlerle paylaşmaktan hiç kaçınmıyor. Ve anlatırken gözlerindeki ışıltıdan çok keyif aldığını görebiliyorsunuz.
Okulun kataların da naginatadan çok kılıç ön planda yer alıyor.
“Bunu ise kılıcı kullanmak için kuvvete ihtiyaç yok.. Sadece kılıç kullanırken şuna dikkat etmek gerekir. Hamleyi yaparken sadece vurmak yerine, vurup çekmek esasına uyulmalıdır” gerektiğini özellikle belirtiyor. (Modern sanatlarda örnek olarak Kendo’da bu böyledir. Amaç puan almak ve karşı tarafın herhangi bir atağını almadan bir an önce çıkabilmek.. Oysa bunun gerçek olmadığını, gerçek budoyu yansıtmadığını söylemektedir, Otake Sensei... )
“Çünkü birine sadece vurmak ile kesemezsiniz…Kılıç ile hamle yaptıktan sonra aynı zamanda kesme hareketini de yapmanız gerekir” diyor...
( Buna sadece Kendo’da değil birçok modern Budo sanatında rastlamaktayız. Su maalesef kaynaktan uzaklaştıkça bulanmaktadır.)
“GERÇEK BU-JUTSU’DA YARIN YOKTUR”
Otoke Sensei “Bu-do yapan kimse kılıcı çok iyi bilmesi gerekir” diyor. Ve sözlerine şu şekilde devam ediyor. “ Kol altı öncelikli yerdir. Çünkü atardamara en yakın bölgedir. Başı kesmektense, kolu kesmek gerekir. Çünkü kol hem stratejik olarak, hem de kafadan daha yakın olmasından dolayı Budo’da daha değerlidir. Gerçek Bu-Jutsu’da yarın yoktur. Müsabakası olan Budo sanatlarında yenilirsiniz. Ve bir başka müsabakada tekrar karşılaşıp onu yenme şansınız vardır. Fakat gerçek Budo’da ikinci bir kere yani yarın yoktur. ”
“ Zamanla Budo yaptıkça, önemli olan noktaları yavaş yavaş görmeye başladıkça gerçek budoyu anlamaya başlıyorsunuz. Budo’da yenmek ve hayatta kalmak için kuvvetli olmak zorundasınız. Kurucunun şu ifadesine dikkat etmek gerekir “ Düşmanı öldürmek, onu yenmek gerçek zafer değildir. Düşman ile savaşmadan olayı çözmek en iyi zaferdir.” diyor.
Gerçek Budo’yu anlamaya başlayınca daha hoşgörülü, açık yürekli ve kendine güvenen insanlar ortaya çıkıyor. Teknikleri iyi yapan kimse kendine güvenen insandır.”
Korku şiddet doğurur. Korkmaz kendinize güvenirseniz o zaman barışı korumuş olursunuz . Yolda giderken biri size çarpınca ona karşı nazik bir şekilde özür dileyen kimse gerçek Budo’yu en iyi şekilde anlamış kimsedir.”
TOKYO
21.08.2010
( Bu röportajın gerçekleşmesinde yardımlarından dolayı başta Kajitsuka Sensei’ye, bizleri Katori’ye arabasıyla götüren Bay Goto’ya, çevirilerinden dolayı S.Sawada hanım ve Fotoğraf ve video çekimlerinde yardımcı olan Michiko Amari San’a Teşekkür ederiz.)
Iizasa Ienao saygı duyulan bir mızrak ve kılıç ustasıydı. Ancak bağlı bulunduğu Daimyo (yerel feodal lord) azledilince, kendisi de evini ve mallarını geride bırakarak kendisini dövüş sanatlarında ustalaşmaya adar. Tokyo’nun kuzey-doğu bölgesinde yer alan Katori tapınağının yakınlarına taşınır
Dönemin Shogun’u, Ashikaga Yoshimasa (1436-1490) tarafından hizmetine alır ve Yamashiro valisi ünvanı ile onurlandırır. Ienao’nun 1488’de, yani tam 102 yaşında hayata gözlerini yumduğu düşünülmektedir.
Okulun 20. kuşak başkanı Yasusada Iizasa’dır. Sağlık problemleri sebebiyle dersleri kendisi değil, baş eğitmen olarak atadığı Risuke Otake vermektedir. Otake Sensei’nin dojosu Chiba bölgesindeki Narita şehrindedir.
Iızasa, savaşçıların birbirlerine zarar vermeden çalışabilmesini sağlayan, ancak savaşın gerçekliğini de yadsımayan özgün bir çalışma metodolojisi geliştirmiştir. Karşılıklı yapılan silahlı çalışmalarda, yani kata-bujutsu eğitimlerinde bunu görmek mümkündür. Dışarıdan bakıldığında saldıran silahın engelleme maksatlı kullanıldığı düşünülse de, aslında saldıran silahın vuracağı vücut parçasını temsil etmektedir.
Kılıç, dönemin Japon savaşçılarının en önemli ve en merkezi silah olmasına karşın, Iizasa okulun eğitim müfredatına birçok farklı silahı da dahil etmiştir. Böylece bu silahların yetkinliklerini ve nasıl kullanıldıklarını bilen öğrenciler, savaş alanında farklı silahlarla karşılaştıklarında kötü ve beklenmedik sürprizlere yer vermemiş oluyorlardı. Teknikliklerinin eşsizliği okulun modern dallarında hala görülebilmektedir. Özellikle silah tutuşları, ayak ve gövdenin hareketleri, zamanın savaşçılarının 35 kiloluk “yoroi” adı verilen zırhlarla bozuk zeminlerde dövüşme gereksinimlerini dikkate alarak tasarlanmıştır. Zırhın varlığı, ayakların yere sıkıca basmasına sebep olur ve savaşçının hareketliliğini büyük ölçüde kısıtlar.
Klasik Japon zırhları, son derece iyi bir koruma sağlamasına karşın, üzerinde birçok “suki”, yani açıklık da barındırmaktadır. Okulun saldırıları genellikle bu açıklıklara yapılmaktadır. Başlıca saldırı noktaları bileklerin altları, bacakların içi ve arkaları, bel bölgesi ve atar damarları bulunduran “kabuto” (miğfer) ve “do” (göğüs zırhı) arasındaki boşluktur.
Tenshin Shoden Katori Shinto-Ryu, birçok Japon dövüş sanatına kaynaklık etmiştir. Birçok ünlü kılıç ustası (örn. Tsukahara Bokuden ve Matsumoto Bizen no Kami) bu okulda öğrendikleri teknikler ile kendi okullarını kurmuşlardır.
Bu sebeple 1960 yılında okul Japonya’da “Japon Milli Kültürel Mirası” olarak tanınmış ve koruma altına alınmış tek okuldur. Bu bir uzakdoğu dövüş sanatı için ilk olmuştur. Okul kendisini hiçbir zaman herhangi bir politik gruba veya yönetime bağlamamıştır. Bu ise kendi özgürlüğünü-bütünlüğünü geçen 600 senede korumasını sağlamıştır.
Tenshin Shōden Katori Shintō-ryū geniş ve kapsamlı bir uzakdoğu dövüş sistemidir. Yani modern savaş sanatları olan Kendo veya Iaido gibi eğitimin belli bir bölümüne odaklanmak yerine, geniş bir alanda yetkinlik gerektirmektedir.
Okulun eğitiminin merkezi Kenjutsu, yani kılıç teknikleridir. Müfredatın parçası olarak birçok farklı silahla da eğitim verilmektedir. Ancak bütün tekniklerde yine kılıç ana silah olarak önemini korumaktadır.
Müfredat başlıca aşağıdaki bölümlerden oluşmaktadır:
TACHİ JUTSU ( Kılıç Sanatı)
Ken-Jutsu ( Kılıç eğitimi)
İai-Jutsu (Kılıç çekme)
Ryo-to Jutsu (Çift Kılıç)
Ko-Dachi ( Kısa Kılıç) (極意之小太刀)
SOPA SANATI
Bo-Jutsu (表之棒 ) (五教之棒)
Naginata Jutsu ( 極意七条之長刀, )
So- Jutsu (表之槍) Mızrak sanatı
YILDIZ FIRLATMA
Shuriken Jutsu (表之手裏剣) Temel (五教之手裏剣), 5 Öğreti (極意之手裏剣) Esaslar
SİLAHSIZ DÖVÜŞ TEKNİKLERİ
Ju-Jutsu (極意之柔術,) Silahsız Dövüş Esasları
Kimi teknik ve katalar uzun yılları içeren bir eğitim süreci sonrasında sadece ileri seviyedeki öğrencilere öğretilmektedir.
Okulun içerdiği diğer, daha ileri çalışma konuları ise aşağıdaki gibidir:
Eskiden, Tenshin Shōden Katori Shintō-ryū eğitimine başlamadan önce her öğrencinin mutlaka bir sadakat yemini imzalanması gerekmekteydi. “Keppan” adı verilen bu işlemde öğrenci adayı parmağını keserek bu yemini kendi kanıyla imzalardı.
Ancak son yıllarda bu kurallar esnemiş bulunmaktadır. Otake Sensei’nin Narita’da bulunan organizasyonu büyük bir hızla büyümüştür. Bunu sağlayan ise Rusya, Amerika ve birçok Avrupa ülkesine atanan Shidosha (ülke temsilcileri)’dir. Otake sensei’nin küçük oğlu, geleceğin baş eğitmeni Shigetoshi Kyoso, ülke dışına birçok eğitim amaçlı yolculuklar yaparak, okulun uluslararası ulaşılabilirliğini ve büyümesini pozitif yönde etkilemiştir.