Samuraylar kimlerdi ve ne yaparlardı? Onları gizemli ve güçlü kılan neydi? Dünyada pek az savaşçının kazanabildiği bir şöhrete sahip olan samuray, destansı hikayelerin dramatik kahramanları olarak tarihe maloldu. Ünlerini ne denli hak ettiklerini açıkça göstermişlerdi, zira efendilerine sorgusuz ve ölümüne bağlıydılar. Sadakatinden şüphe edilemeyecek bir savaşçı olan samuray onuru için yaşadı, gerektiğinde onuru için öldü. Şerefinin ayaklar altına alınmasını görmektense pek çok insanı dehşete düşürecek bir şekilde ölmeyi seçti. Samuraya göre şerefsizlik bir ağaca musallat olan hastalığın yarattığı izlere benziyordu,zamanla iyileşmez aksine giderek genişlerdi. Savaşı kaybetmiş,başarısız olmuş bir samuray karnını bir bıçakla yararak intihar ederdi. Onların seppuku dediği,fakat batı dünyasında hara-kiri adıyla bilinen intihar eylemi samurayın onurunu kurtarıcı bir hareketti. Gerçekten muazzam bir acı verecek olan seppukuyu yapan savaşçıya düşmanı dahi büyük bir saygı duyardı.
Samuraylar, Japon toplumunun büyük kısmını teşkil eden çiftçi, sanatkar ve tüccarların oluşturduğu heimin sınıfının tepesinde yer alan savaşçı topluluğun (buke) seçkin üyeleriydi. Fakat Japon tarihindeki tüm savaşçılar samuray değildi, belki şaşırtıcı ama bütün samuraylarda savaşçı değildi. İşleri savaşmak olsa da, onların bünyesinden güzel sanatlar konusunda pek çok değerli yetenek çıktı. Kılıç, yay, mızrağın yanında kalemi, fırçayı, flütü de mükemmel kullandılar. Samuraylar egemen oldukları dönemde soyadı taşımasına izin verilen yegane sınıftı. Gurur duydukları aile isimleri daima önde yazılırdı. Samuray sınıfının tohumları 7.yüzyılda atıldı. Rakiplerinin üzerinde hakimiyet kurmayı başaran Yamato ailesinin üyeleri, Japonya?nın ilk imparatorları oldular. 7.yüzyılın ikinci yarısında meydana gelen bir olay Yamato egemenliğini tehdit etti ve samuray sınıfının çatısının kurulmasına önayak oldu. O dönemdeki imparator Tenmu, taht varisi tartışmaları yüzünden yönetimi üzerinde esen kara bulutları dağıtmak için yetenekli süvarilerin yer aldığı bir askeri güç kullandı. Sorunu giderdikten sonra konumunu yeterince sağlama almak için rakiplerini silahsızlandırdı. Bu arada kendisine sadakat borçlu halktan topladığı adamlarla kuracağı ordunun temellerini attı. Bir bildiri yayınlayan imparator, askeri güçlerin başarılı bir hükümetin temel kolu olduğunu ilan etti.İmparatorun atlı savaşçılara gösterdiği özel ilgi, savaşçı sınıfın farklı bir konumda tutulacağının açık bir ipucuydu. Bu oluşum bir çok noktada sonraki samuray sınıfının kuruluşuna temel oluşturdu.Samuraylar çiftçi sınıfından gelişti.İmparatorun sarayı için çalıştılar.Asileri yola getirme, isyanları bastırma gibi görevlerde son derece başarılı oldular.Giderek artan güçleri sonunda onları Japonya?nın gerçek efendileri yaptı.İmparatoru bir kukla yönetici haline getiren askeri lider shogun ülkenin ve samurayların başı oldu.1185?den 1867 yılına kadar aralıksız Japonya?yı yönettiler. Samuray kelimesi, saburau fiilinden türetilmiştir. Eski bir Japonca terim olan saburau ,hizmet etmek anlamına geliyordu. Terim aslında orduya hizmet eden kişi manasında kullanılmıştır.Diğer taraftan sarayda koruma görevlisi olarak çalışan ve asil sınıfın dışındaki bu adamları tanımlamada saray soylularının kaba ve aşağılayıcı tarifinden kaynaklanıyordu. Bushi, Japon savaşçısına verilen başka bir isimdi ve samuray kelimesinden yüzlerce yıl önce Nara döneminde(710-784) ortaya çıkmıştı. Orta çağ Japonya?sında ji-samuray, Kamakura?daki askeri hükümetle birleşmemiş güçlü ailelerin samuraylarına verilen isimdi. En yaygın şekilde Muromachi(1336-1573) döneminin ikinci yarısında kullanıldı. Samuray, yayıyla, mızrağıyla ve hepsinden önemlisi onun ruhunu simgeleyen kılıcıyla anılacak bir savaşçıydı. Katana ve vakizashi denen iki kılıç taşırdı.Kılıçlar samurayın nişanıydı,ondan başkasının kılıç taşıma yetkisi yoktu.Kılıcını sıradan ve şahsi meselelerde kullanarak asla aşağılamadı.
Sadakat, onur, merhamet, yardımseverlik, cesaret, dürüstlük, adalet gibi yüce erdemleri içeren yedi maddeden oluşmuş ve kesinlikle taviz verilemeyecek bushido (savaşçının yolu) yasalarıyla eğitildi. Merhametle, ölümü hak edene dağıttı. Ölümden hiçbir zaman korkmadı, çünkü yetişmiş olduğu bushido yasalarını sembolize eden kiraz çiçeğinin (sakura) kısa ömrü gibi görüyordu hayatını. Kiraz çiçeği çok kısa bir süre tomurcuk açar ve en güzel haliyle yere düşer. Bu durum her an ölüme hazır bir samurayın hayatın faniliğine bakış açısını gösteren en güzel örnektir. Her şeyi soğukkanlı kalbine hapsetti, ondan ne bir inilti ne bir ağlama sesi duyuldu. Her türlü acıya sabırla katlanmasını bildi. Çünkü o gerçek ve tam bir savaşçıydı. Günümüzde samuraylar tarih sayfalarında bir iz olarak kalsalar da, bugün bile Japon toplumunda onların soyundan gelenlere ve hepsinden önemlisi yarattıkları savaşçı ruha karşı derin bir saygı duyulmaktadır.
TOLGA AŞKALLİ caskalli@yahoo.com