Türkiyede İki Dev İnsan !
Bir köy yada ufak bir taşra kasabasına gittiğinizde sizi ağırlamak için ellerindeki tüm imkanı seferber eder o saf Anadolu insanı .. Size çay ısmarlar çay üstüne ..Size yakınlığını sevecenliğini ve saflığını sunar o saf Anadolu insanı.. Kalitesidir onun böylesine Saf kaliteli ve onurlu kalbi Hiçbir beklenti içine girmeksizin yaptığı tüm çabalar..
Evet bu tarif ettiğim bizim toprağımızın, bizim saf Anadolu insanımızın tarifidir..
2001 Temmuz ve Ağustos aylarında Japonyaya yaptığım seyahat sırasında tanıştığım Katsuhiko Arai San'ı Ağustos 2003 tarihinde bir e-mail ile Türkiye'ye davet ettim. Kendiside bu davete olumlu olacağı hususunda bir cevapla karşılık verdi. Karşılıklı yazışmalar devam ederken maalesef gerçekleşen iki bombalama olayı, bu insanların Türkiye ye gelişlerini tam iptal edecekler derken bir telefonla, Sizler içinde uygunsa, "Biz Türkiyeye 10 aralıkta geliyoruz." Görüşmesiyle hummalı bir çalışma başlatıldı.
Biraz önce bahsettiğim O saf ANADOLU insanı kalbini orta yere çıkardı ve gelen konuklara nasıl yaparız da o insanları burada iyi ağırlarız telaşına girdi.. Tam yukarıda tarifini yaptığım temiz ve bir o kadar Kaliteli yüce Türk insanı bu insanlara birbirinden güzel 10 gün yaşattılar.
Belki kelimelerin, yazılanların yada yapılan maddi-manevi özverilerin birkaç cümleye sığdırılamayacağı bu güzel organizasyon için en başta gelen konuklarımıza sonrada her karesinde hiçbir menfaat gözetmeksizin görev alan değerli arkadaşlarıma TEŞEKKÜR etmek istiyorum.
Türkçede güzel bir özdeyiş vardır "Dost Kara Günde Belli Olur" diye.. Gerçekten de 2003 Türk Japon Dostluk Yılında en büyük ve en güzel faaliyeti olarak yorumlanması gereken anlamlı bir ziyaret Bursa 63 yaşındaki Aikido (8 .Dan) ustası Hideaki Suezawa ile 56 yaşındaki Jo-Jutsu ve Aikido (5.Dan) ustası gerçek iki dev insan ağırlandı.
Gelenler belki iki kişi gibi gözükse de gittiklerinde bu insanlar yüzlerce insanı etkileyecekleri unutulmamalıdır. Her şeyden evvel bu iki değerli usta 20 ülke (Avusturalya,Brezilya vb ) gibi birçok ülkede ders vermekteler. Ve bir o kadar Japonya da ders verdikleri öğrencileri bulunmakta..
Bu faaliyet belki birçok mesajı içerisinde barındırsa da, en anlamlı olanı kuşkusuz şu olmalıdır. Bizler sadece birkaç kişi bir araya geldiğimizde çok önemli faaliyetlere imza atabiliyoruz. Sadece bir araya gelmeyi başaralım..
Jo-Do yada Tarihi ismiyle Jo-Jutsu;
Jo-Do yada tarihi adıyla Jo-Jutsu eski bir mızrak sanatı.. Samurayların savaş meydanında hayatta kalabilmek için 500 yıl boyunca ustadan çırağa aktarılarak günümüze gelen hazine bilgiler.. Jo-Jutsu sanatı ününü, 1584-1645 senelerinde yaşamış efsane kılıç ustası Miyamoto Musashinin bir Jo( Mızrak) ustasıyla yaptığı dövüşle kazanıyor. Bu düello iki kez gerçekleşiyor fakat M.Musashinin elinde gerçek kılıç bulunmasına karşın tahta bir sopaya yada Japonca ismiyle Jo ya karşı başarılı olamıyor. Bu olay ünlü bir Jo (mızrak) okulunun kurulmasına vesile oluyor.
Günümüze kadar babadan oğula bir hazine gibi aktarılan değerli bu bilgiler günümüzde de aynı hassasiyetle okulun dışında pek kimseye gösterilmemektedir. Özellikle 18yy'ın başlarından günümüze kadar emniyet mensuplarının suçluyu etkisiz hale getirmesinde, elindeki kesici aleti almada yada toplumsal olaylarda kullanılmış. Aslında mütevazi bu araç istenildiğinde de çok tehlikeli bir silaha da dönüşebilmekte .
Gelen bu konuklar Ünlü bir samuray okulunun temsilcileri...Gerek kılıç gerekse mızrak konusunda konularının Dünyadaki gerçek devleri..
Gerçek Usta ;
Bizler batılı insanlar olarak maalesef birçok yanlış ön izlenimlere sahibiz. Özellikle televizyon gibi birçok yanlış önyargıya iten kaynaklar sayesinde aslından birbirinden uzak birçok konuyu aynıymış gibi yorumlayabiliyoruz. Kafamızda oluşan ucuz Çin filmlerinden kalma ön yargılarla uzak doğu sanatlarını yargılıyoruz. Hele ki bu işin ustalarını medyanın ya da basının önündeki reytinklerine göre sıfatlamaya kalkıyoruz. Oysa gerçek ustanın kendini belli etme , kendini topluma yapacağı gösterilerle kanıtlamaya ihtiyacı yoktur. Çünkü o bir Ustadır Oysa biz batılılar olarak sinemada en meşhur, en ismi geçen kimseyi ünlü sayarız..Havada birkaç parenda atıp, en iyi uçanını üstad sanırız.Oysa bunun çok büyük bir yanılgı olduğunu bilmekte yarar var..
Peki ustalık ne anlama geliyor Bele takılan bir bez parçasından mı ibaret! Yada birileri tarafından size verilen bir karton parçası mı Yada 5-10 tekniği bilmekle mi usta oluyorsunuz!
Peki Ustalık Nedir
Gelinmesi gereken nokta nedir?
Mütevazilik, gösterişten uzak yaşamak ama otorite olmak yani kısacası Japonların dediği gibi ...shibumi... Yıllar süren eğitiminiz süresince halan "ben" diyorsanız, halan öğrencilerinize ben bu işin en iyi ustasıyım" diyorsanız, yada "kardeşim biz bu işi Japonundan öğrendik" diyorsanız, maalesef değerli usta siz sadece yıllarca takla atıp durmuşsunuz!! Ruhunuza yapmış olduğunuz disiplin(Do) hiçbir şey katmamış! Sadece egolarınızı şişirmiş durmuşsunuz. Ama zararın neresinden dönerseniz kârdır! En azından burada yazdığım bu yazıdan sonra lütfen kendinize çeki düzen veriniz..
Bursa ya konularında gerçek iki dev ve gerçek iki usta geldi.
Hieaki SUEZAWA ( Aikido 8.Dan)
Katsuhiko ARAİ ( Jo-Jutsu Ustası) ( Aikido 5.Dan)
Belki bizlere bugüne kadar hiç görmediğimiz onlarca teknikler öğrettiler. Ama bence gösterip gittikleri en önemli şey gerçek ustalık yolunda bizlerin gelip gelinecek son noktayı gösterdiler..Gelen ustalardan birisi Aikidonun kurucusu Morehei UESHİBA ile direk çalışmış 63 yaşında ve gelinmesi gereken ustalık konumu olan 8.Dan seviyesine sahip gerçek bir usta.. Biraz önce de değindiğim gibi bize hiç görmediğimiz tekniklerin yanında çok kıymetli bir noktayı görmemizi sağladılar. Mütevazilik!
Evet yıllar sonra ustalık yolunda gelinmesi gereken nihai nokta işte bu.. Üstat Suezewanın belki de Türkiye'ye gelerek öğrettiği en kıymetli bilgi bu.. Yıllar sonra gelinecek noktanın bu olacağını işaret etmesi.
Kendisi 10 günlük Türkiye organizasyonu boyunca Katsuhiko Araiye asistanlık yaptı. Evet yanlış okumadınız Asistanlık Bizde Arai San ile ilk yazışmalarımızı yaptığımız sıralarda gönderdiği bir mailde " Yanımda asistanım olarak 8.Dan bir ustayı getireceğim" diye yazınca herhalde yanlış yazdı diye düşünmüştük. Fakat geldiklerinde bunun gerçek olduğunu gördük..
Tam 10 gün boyunca Arai Ustanın asistanlığını yaptı. Ve bize yıllar sonra gerçek bir ustanın gelmesi gereken nihai noktayı işaret ettiler. Bizlere kıymetli bu bilgiyi sunduğunuz için;
Teşekkürler Suezawa Sensei
Teşekkürler Arai Sensei
Kardeş Dojo;
Sanat ve sporun imza attığı birçok etkinlik gibi yapılan bu organizasyonda anlamlı bir ilke imza attı. Türkiye'de bir ilk gerçekleştirildi. Uzak doğu sanatları alanında Türkiye'de bir Aikido kulübünün artık Japonyada kardeş bir kulübü var. Böylesine güzel bir ilkin gerçekleşmesi, yine değerli insan Suezawa usta sayesinde oldu. Kendileri onuruna derneğimiz tarafından verilen Veda Yemeğinde yaptığı bir açıklamayla bizlere bu müjdeyi verdi. Hava alanında uğurlama sırasında dernek başkanı olarak elimi sıkarak Hakan San ben yaşlı biriyim. Yaşım 63.. Yarın ben olmasam da tohumları atılan bu güzel ilişkiler bizden sonra da devam etsin, benim öğrencilerim ve senin öğrencilerin bu dostluğu geleceğe taşısın...
Sanırım Aikidonun kurucusu Morehei Ueshiba nın da rüyası bu olmalıydı. Sanatına "Aİ" yani toplanma, uyum, sevgi, bir araya gelme anlamları taşıyan bir ifade kullanırken arzuladığı bu olmalıydı.
Aikido bir kere daha güzel şeylere imza atmamıza vesile oldu
Domo Arigato Ueshiba Sensei ( Teşekkürler Ueshiba Usta)
Hakan KAPLAN